Wybierz kraj: | Turcja |
Doğru mantık İhsan Hocam. Ben oyuncu transferi yaparken benzer bir mantıkla tartarım. 78-79 altı oyuncuları pek dikkate almam. Pozisyona göre en önemli olması gereken özellik kaliteleri düşükse isterse genel kalite 85 olsun uzak dururum.
Teşekkürler hocam. Çok önemli açıklamalar yapmışsınız. Arkadaşlar bunları dikkate alırlarsa oyuncuları önemli aşamalar kaydeder. Hocam affınıza sığınarak genç oyuncu yetiştirme konusunda tekrar şuna dikkat çekmek lazım. Özellikle liglerde fazla iddialı olmayan takımlarımızın genç oyunculara tam destekle sürekli oynatırlarsa gelişim çok daha iyi olur ve tecrübe kazanırlar ve büyük takıma yükseldikleri zaman tam kapasite oynarlar. Örneğin ben takımımda sürekli genç oyuncu oynatamıyorum, bu da oyuncularımın tecrübe eksikliğine neden oluyor.
Çok teşekkür ederiz hocam. Değerli bilgiler. Ben biraz daha bazı noktalara baharat katacağım müsaadenle
Temel özellik seti hakkında bilgisi olmayan, en doğru sonuçlara nasıl ulaşabilirim diyen herkesin kullanabileceği bir model bu. Aklımızda bulunmasında ve forumda dönem dönem belirtilmesinde fayda var.
Temel özellik seti hakkında bilgisi olmayan, en doğru sonuçlara nasıl ulaşabilirim diyen herkesin kullanabileceği bir model bu. Aklımızda bulunmasında ve forumda dönem dönem belirtilmesinde fayda var.
İdeal antrenman katsayıları için bahsetmek gerekirse,
En iyi rating dediğimizde engelleme ve şut tartışmalı hale gelir. Yani şut ve engellemeden kısıp pozisyonların temel ihtiyaçlarına göre antrenman verirsek daha fazla rat alabiliriz ama bu durumda da görsel hatta matematiksel aldatmaca durumu söz konusu olur. Çünkü şut ve engelleme olmadan da rating "rakiplerin özelliklerine göre" anlamını kaybeder.
O nedenle pozisyonlara özel, özenli katsayılar belirlemiş değerli esforzado hocamız.
Genç yetiştiren veya kazanç sağlayacak oyuncu yetiştirmeyi hedefleyen takımlarımız rahatlıkla bunları uygulayabilir. Çünkü kullanış tarzları farklı hocaların elinde olsalar bile ufak tefek oynamalara müsaade edecek bir temel hazırlanmış olur.
Fakat burada; oyuncunun özellik kalitesi, -gelecek için bir kadro oluşturuyorsanız- sizin taktik tercihleriniz, rakiplerinizin oyuncu yapıları (hangi kulvarda olduğu fark etmez, milli kategoriler dahildir), takımınızda eksik olan şeyleri kapatabilme ihtimali bulunan tercihler ve diğer bazı sebeplere göre tercihlerde değişiklik yapmak mümkündür.
Örneğin şut kalitesi sorunlu olan bir oyuncunun o özelliğinde ısrar etmek yerine, diğer özelliklerine aynı sürede toplam +15 antrenman vermeniz mümkün olabilir.
Veya -TAMAMEN ÖRNEK- engelleme kalitesi düşük olmasına rağmen bir kısa forvete, o dönemin şartları gereği çok daha fazla engelleme vermeniz gerekebilir. Dediğim gibi bu ufak dokunuşları ilerleyen süreçte kendiniz şekillendirebilmelisiniz.
Başka bir örnek, dönemin u17 rakipleri fazla şutör oyunculardan oluşursa, hoca kendince farklı çözümlere gitmek için değişimler isteyebilir.
Mesela uzunlarda teknik, bu tablodan biraz daha düşük tutulup daha iyi rat elde etmek mümkündür ama faul problemleri yaşamamak için optimize edilmiştir. (esforzado hocam bunları atlamaz, çok emek verdi zamanında ) O yüzden bazı takımlar uzunlarını daha fazla teknikle yetiştirebilir. Bazıları da düşük tutup farklı yöntemler sergiler.
Bazı takımlar şutörde saldırganlık ve sıçrama oranlarını iki yönde de değiştirebilir. Yaptıkları bu tercihler ihtiyaçlarından ya da büyük oranda bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor. O nedenle kıymeti bilinmeli
En iyi rating dediğimizde engelleme ve şut tartışmalı hale gelir. Yani şut ve engellemeden kısıp pozisyonların temel ihtiyaçlarına göre antrenman verirsek daha fazla rat alabiliriz ama bu durumda da görsel hatta matematiksel aldatmaca durumu söz konusu olur. Çünkü şut ve engelleme olmadan da rating "rakiplerin özelliklerine göre" anlamını kaybeder.
O nedenle pozisyonlara özel, özenli katsayılar belirlemiş değerli esforzado hocamız.
Genç yetiştiren veya kazanç sağlayacak oyuncu yetiştirmeyi hedefleyen takımlarımız rahatlıkla bunları uygulayabilir. Çünkü kullanış tarzları farklı hocaların elinde olsalar bile ufak tefek oynamalara müsaade edecek bir temel hazırlanmış olur.
Fakat burada; oyuncunun özellik kalitesi, -gelecek için bir kadro oluşturuyorsanız- sizin taktik tercihleriniz, rakiplerinizin oyuncu yapıları (hangi kulvarda olduğu fark etmez, milli kategoriler dahildir), takımınızda eksik olan şeyleri kapatabilme ihtimali bulunan tercihler ve diğer bazı sebeplere göre tercihlerde değişiklik yapmak mümkündür.
Örneğin şut kalitesi sorunlu olan bir oyuncunun o özelliğinde ısrar etmek yerine, diğer özelliklerine aynı sürede toplam +15 antrenman vermeniz mümkün olabilir.
Veya -TAMAMEN ÖRNEK- engelleme kalitesi düşük olmasına rağmen bir kısa forvete, o dönemin şartları gereği çok daha fazla engelleme vermeniz gerekebilir. Dediğim gibi bu ufak dokunuşları ilerleyen süreçte kendiniz şekillendirebilmelisiniz.
Başka bir örnek, dönemin u17 rakipleri fazla şutör oyunculardan oluşursa, hoca kendince farklı çözümlere gitmek için değişimler isteyebilir.
Mesela uzunlarda teknik, bu tablodan biraz daha düşük tutulup daha iyi rat elde etmek mümkündür ama faul problemleri yaşamamak için optimize edilmiştir. (esforzado hocam bunları atlamaz, çok emek verdi zamanında ) O yüzden bazı takımlar uzunlarını daha fazla teknikle yetiştirebilir. Bazıları da düşük tutup farklı yöntemler sergiler.
Bazı takımlar şutörde saldırganlık ve sıçrama oranlarını iki yönde de değiştirebilir. Yaptıkları bu tercihler ihtiyaçlarından ya da büyük oranda bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor. O nedenle kıymeti bilinmeli
Pozisyonel kalite;
Burada hesap yaparken, oyuncunun yaşıyla birlikte aldığı antrenmanlar da devreye giriyor.
Yani oyuncu size geldiğinde hangi özellik kalitesiyle kaçar şut-eng-pas-tek-hız-sal-sıç alacak onu da hesaba katarsanız daha gerçekçi sonuç alınabilir.
Pivotun 500-500 saldırganlık ve sıçramaya ulaşabildiğini hesaba katarsak, hepsine lineer bakmak hatalı sonuç verecektir.
Aynı şekilde transfer ettiğiniz oyuncu yüksek kaliteli özelliğine antrenman almış da olabilir; düşük kaliteli özelliğine antrenman aldığı halde diğerleriyle aynı TD'ye sahip olabilir. Bunlar kalite hesabında da farklı sonuçlara sebep olacaktır.
Ben de sayısal kökenliyim, daha fazla karışıklık yaratmamak için sözel anlatmaya çabaladım İlgilenen olursa detaylı hesaplar yaparız
Burada hesap yaparken, oyuncunun yaşıyla birlikte aldığı antrenmanlar da devreye giriyor.
Yani oyuncu size geldiğinde hangi özellik kalitesiyle kaçar şut-eng-pas-tek-hız-sal-sıç alacak onu da hesaba katarsanız daha gerçekçi sonuç alınabilir.
Pivotun 500-500 saldırganlık ve sıçramaya ulaşabildiğini hesaba katarsak, hepsine lineer bakmak hatalı sonuç verecektir.
Aynı şekilde transfer ettiğiniz oyuncu yüksek kaliteli özelliğine antrenman almış da olabilir; düşük kaliteli özelliğine antrenman aldığı halde diğerleriyle aynı TD'ye sahip olabilir. Bunlar kalite hesabında da farklı sonuçlara sebep olacaktır.
Ben de sayısal kökenliyim, daha fazla karışıklık yaratmamak için sözel anlatmaya çabaladım İlgilenen olursa detaylı hesaplar yaparız
Herkese merhaba,
Fırsat bulmuşken genel bir değerlendirme yapmak istiyorum. Hem ilgisi olanları canlı tutmuş; hem ilgisini kaybetmek üzere olan kullanıcılarımıza can suyu olmuş olur belki.
U19 Dünya kupası grup maçları analizleri biraz detaylı olacağı için bir sonraki mesajı tamamen ona ayıracağım.
Yukarıdaki yazılarımda ağırlıklı olarak genç oyuncuların yitip gitmesinden bahsetmiştim.
Birkaç örnekle durumu açıklayayım;
Ekin Açıkalan Antrenman imkanları fena olmayan, az da olsa 15 yaşında süre almaya başladığı bir takıma transfer oldu. Tabi ki bu maliyete çıkmak her takım için kolay olmuyor.
Abdülmennan Tepegöz U19 takımının as oyun kurucusu ve en yüksek TD'li 58 deneyim. Berbat personeli olan hatta personelsiz bir takımda yalnızca iyi deneyim alıyor. Kariyer uzunluğu elit seviyede değil ama bot gibi antrenmanı nedeniyle kayıp bir oyuncu örneği. Önemli olan bu versiyonda ama kariyer uzunluğu iyi oyunculara sahip çıkmamız. Uygun bütçeye görürseniz kaçırmayın, o yüzden deneyim verme şansımız varsa marketteki yerli genç oyuncuları sık sık kontrol edelim. (Deneyimin önemi bir sonraki yazıda açıkça görülecek)
Bu ikisi sadece benim takımımda gördüğüm anlık örneklerdi. Keşke kullanıcı sayımız daha fazla olsa ve genç takımlar havuzumuz derinleşse. O yüzden bir şey yapamıyorsak bile oyunu bırakmayalım orası kesin
Fırsat bulmuşken genel bir değerlendirme yapmak istiyorum. Hem ilgisi olanları canlı tutmuş; hem ilgisini kaybetmek üzere olan kullanıcılarımıza can suyu olmuş olur belki.
U19 Dünya kupası grup maçları analizleri biraz detaylı olacağı için bir sonraki mesajı tamamen ona ayıracağım.
Yukarıdaki yazılarımda ağırlıklı olarak genç oyuncuların yitip gitmesinden bahsetmiştim.
Birkaç örnekle durumu açıklayayım;
Ekin Açıkalan Antrenman imkanları fena olmayan, az da olsa 15 yaşında süre almaya başladığı bir takıma transfer oldu. Tabi ki bu maliyete çıkmak her takım için kolay olmuyor.
Abdülmennan Tepegöz U19 takımının as oyun kurucusu ve en yüksek TD'li 58 deneyim. Berbat personeli olan hatta personelsiz bir takımda yalnızca iyi deneyim alıyor. Kariyer uzunluğu elit seviyede değil ama bot gibi antrenmanı nedeniyle kayıp bir oyuncu örneği. Önemli olan bu versiyonda ama kariyer uzunluğu iyi oyunculara sahip çıkmamız. Uygun bütçeye görürseniz kaçırmayın, o yüzden deneyim verme şansımız varsa marketteki yerli genç oyuncuları sık sık kontrol edelim. (Deneyimin önemi bir sonraki yazıda açıkça görülecek)
Bu ikisi sadece benim takımımda gördüğüm anlık örneklerdi. Keşke kullanıcı sayımız daha fazla olsa ve genç takımlar havuzumuz derinleşse. O yüzden bir şey yapamıyorsak bile oyunu bırakmayalım orası kesin
Zaten -iyimser konuşayım- vasat olan U19 kadrosunda bir de en iyi oyuncumuz Bulut Canan'dan faydalanamayarak başlangıcı yaptık.
Kupada nasıl mücadele edeceğimize karar vermek için önce grubu analiz etmemiz gerekir. Klasik bir ilk tur grup modelinin içinde olduğumuz söylenebilir. Kadrolara bakınca Macarlar turnuvanın net favorilerinden, Şili ve Portekiz bizden net zayıf, Litvanya ise kağıt üzerinde bizden iyi...
Gerçek şu ki, gruptan çıkabiliriz. Bendeki seçenekler:
1) Eldeki imkanların tamamını kullanıp rahatça gruptan çıkmak, sonrası soru işaretleri ve seri yenilgilerle elenmek. +Milli kaynakları doğru yönetmemek
2) Ortalama tercihlerle grubu garantilemek. (getiri götürü dengesi makul)
3) Sezon zaten turnuva anlamında kayıp, alınabilecek makul risklerle gittiği kadar gideriz. Ama kaynaklarımızı tamamen doğru kullanırız.
İlk seçeneği tamamen eledim. Çok kayıp yaşarız. Kariyeri kötü olan oyunculara süre vermek, erkenden tempo harcayıp sonraki turları yok saymak ve maç kadrosuna gereksiz oyuncuları alıp; gelecek sezon turnuvada bize %100 katkı verecek veya A takım katkısı yapacak gençlerin antrenmanlarını çalmak akıl dışı olurdu.
Diğer seçeneklerin arasında normalde zorlanabilirdim ama iyi deneyim almış 18'lik çıtırlarımız sayesinde 3. seçenek bizi tercih etti. Çünkü 1 üst yaş grubuyla aynı ratingi veren oyunculardan oluşuyordu ve bu oyuncuların deneyim alması gelecek sezona da değer yaratıyordu.
Böylece ilk ve ikinci 5'te üçer tane olmak üzere omurgamızın %60'ı 18 yaşında olan kadromuzla yola çıktık. Hatta güçlü olmayan rakiplerimize karşı %100 olma ihtimali vardı.
Göreve başladığımda bahsettiğim gibi; diğer oyuncularımızdan duruma göre faydalandık, rotasyonlar yaptık, sakatlık ihtimallerine karşı planlarımızda yer aldılar. Bunu sağlayabildiğim için mutluyum. Oynanmış ve gelecek maçlar hakkında da bir sonraki yazıda bahsedip, bugünlük forumu daha fazla işgal etmekten vazgeçeceğim
Kupada nasıl mücadele edeceğimize karar vermek için önce grubu analiz etmemiz gerekir. Klasik bir ilk tur grup modelinin içinde olduğumuz söylenebilir. Kadrolara bakınca Macarlar turnuvanın net favorilerinden, Şili ve Portekiz bizden net zayıf, Litvanya ise kağıt üzerinde bizden iyi...
Gerçek şu ki, gruptan çıkabiliriz. Bendeki seçenekler:
1) Eldeki imkanların tamamını kullanıp rahatça gruptan çıkmak, sonrası soru işaretleri ve seri yenilgilerle elenmek. +Milli kaynakları doğru yönetmemek
2) Ortalama tercihlerle grubu garantilemek. (getiri götürü dengesi makul)
3) Sezon zaten turnuva anlamında kayıp, alınabilecek makul risklerle gittiği kadar gideriz. Ama kaynaklarımızı tamamen doğru kullanırız.
İlk seçeneği tamamen eledim. Çok kayıp yaşarız. Kariyeri kötü olan oyunculara süre vermek, erkenden tempo harcayıp sonraki turları yok saymak ve maç kadrosuna gereksiz oyuncuları alıp; gelecek sezon turnuvada bize %100 katkı verecek veya A takım katkısı yapacak gençlerin antrenmanlarını çalmak akıl dışı olurdu.
Diğer seçeneklerin arasında normalde zorlanabilirdim ama iyi deneyim almış 18'lik çıtırlarımız sayesinde 3. seçenek bizi tercih etti. Çünkü 1 üst yaş grubuyla aynı ratingi veren oyunculardan oluşuyordu ve bu oyuncuların deneyim alması gelecek sezona da değer yaratıyordu.
Böylece ilk ve ikinci 5'te üçer tane olmak üzere omurgamızın %60'ı 18 yaşında olan kadromuzla yola çıktık. Hatta güçlü olmayan rakiplerimize karşı %100 olma ihtimali vardı.
Göreve başladığımda bahsettiğim gibi; diğer oyuncularımızdan duruma göre faydalandık, rotasyonlar yaptık, sakatlık ihtimallerine karşı planlarımızda yer aldılar. Bunu sağlayabildiğim için mutluyum. Oynanmış ve gelecek maçlar hakkında da bir sonraki yazıda bahsedip, bugünlük forumu daha fazla işgal etmekten vazgeçeceğim
Nasıl yol izleyeceğimize karar verme süreci buraya yazdığım gibi 5 dakikada olmadığı için, ilk hazırlık maçında oyuncu ratinglerini ve birkaç taktik geçişini denedik.
Fikstürü de dikkate alarak plan belirlendikten sonra turnuvaya hazırlık amaçlı denemelere devam ederken, rakiplere elimizi gizleme adına ufak esnemeler yaptık.
Kısa bir ara bilgi. Bilenler olabilir, yüksek tempo konusunda çok cimri olduğumu söyleyebilirim Öyle ki sonrasında enerjiye ihtiyacım olmayacağını bile bile, bazı final serilerinde tüm maç çok düşük çıktığım oyunlar bile var. Ama kişisel takımım ve milli tercihlerim arasında net bir çizgi olduğunu belirteyim.
İlk maç 25 Temmuz Türkiye-Şili;
Fikstür avantajı nedeniyle geri dönüş şansı olması + iç saha avantajı + kadro farkı = mutlak çok düşük tempo. Taktik varyasyonlar da yaptığımız için fazla sayıda 18 oynatma riskini almadık.
82-44, beklediğimden farklı temiz galibiyet.
28 Temmuz Macaristan-Türkiye;
Mutlak yenilgiye çok düşük tempo + Teknik detaylara girmeyeceğim taktikler (gelecek maçlar için önem arz ediyor).
90-73, deplasmanda beklediğim farkın altında, güçlü rakibi son çeyrek 9 sayıda tutabilmek (sahada kalan oyuncularının rating değerleri yine de o zaman için yüksekti) ve en önemlisi Macaristan'a ufak bir enerji kaybı yaşatmak. Güzel de bir taktik analiz yakaladım ve sonucunu maç içinde bir parça aldık.
4 Ağustos Türkiye-Litvanya;
Kritik ilk maç. Yüksek tempoyla oynayan rakibe karşı iç saha avantajıyla normal tempo ile karşılık verdik. Burada rutin taktik gibi görünse de arkada başka dolaplar çevirdik o yüzden güzel galibiyet.
113-86, acaba bir tık tempo düşürme ayarını abartsa mıydım? Huylu huyundan vazgeçmiyor Şaka bir yana ayardan memnunum.
8 Ağustos Portekiz-Türkiye;
Deplasmana rağmen enerji korumaya yönelik çıkacağımız için yavaş oynayan rakibe hızlı oyun inadıyla çıktık. Burada sevindiğim tek detay, son çeyreğe 4 sayı geride girdik. 1 sayı daha geride girsek tempo epey artacaktı. İnce ayarı tutturup enerji korumak sevindirdi. Litvanya maçında kayıp yaşasak bu kararı daha keskin uygulamak zorunda kalacaktık.
71-76.
11 Ağustos Şili-Türkiye;
Önceki maçlarda fazla enerji harcayan rakibe karşı, maçlardan iyi sonuçlar almamız sebebiyle hem tempo riski aldık hem 18 yaşında bir oyuncuyu daha sahaya sürdük. Beklediğim gibi fazla hücum seçeneği olmayan rakip kadrosu faul açısından son çeyreğe kadar dayanamadı. Yine de tempo önlem seçeneklerimiz kenarda hazırdı.
84-106
Son 3 maça girerken U19 için aldığımız sonuçlardan mutluyum. Aktif rekabete tutunmaya çalışan bu sayıda 1 yaş küçük oyuncu içeren kaç kadro olmuştur bilmiyorum. Kalan maçları da avantajlar sağlayıp geçmek istiyorum. Enerjimiz ne kadar işe yarayacak birlikte göreceğiz. U17 ve U19 için enerji, zayıf takımlara fayda sağlıyor çünkü yüksek td'si olan takımların yorgunluktan yaşadığı kayıp daha fazla oluyor.
Herkese başarılar, sevgiler..
Fikstürü de dikkate alarak plan belirlendikten sonra turnuvaya hazırlık amaçlı denemelere devam ederken, rakiplere elimizi gizleme adına ufak esnemeler yaptık.
Kısa bir ara bilgi. Bilenler olabilir, yüksek tempo konusunda çok cimri olduğumu söyleyebilirim Öyle ki sonrasında enerjiye ihtiyacım olmayacağını bile bile, bazı final serilerinde tüm maç çok düşük çıktığım oyunlar bile var. Ama kişisel takımım ve milli tercihlerim arasında net bir çizgi olduğunu belirteyim.
İlk maç 25 Temmuz Türkiye-Şili;
Fikstür avantajı nedeniyle geri dönüş şansı olması + iç saha avantajı + kadro farkı = mutlak çok düşük tempo. Taktik varyasyonlar da yaptığımız için fazla sayıda 18 oynatma riskini almadık.
82-44, beklediğimden farklı temiz galibiyet.
28 Temmuz Macaristan-Türkiye;
Mutlak yenilgiye çok düşük tempo + Teknik detaylara girmeyeceğim taktikler (gelecek maçlar için önem arz ediyor).
90-73, deplasmanda beklediğim farkın altında, güçlü rakibi son çeyrek 9 sayıda tutabilmek (sahada kalan oyuncularının rating değerleri yine de o zaman için yüksekti) ve en önemlisi Macaristan'a ufak bir enerji kaybı yaşatmak. Güzel de bir taktik analiz yakaladım ve sonucunu maç içinde bir parça aldık.
4 Ağustos Türkiye-Litvanya;
Kritik ilk maç. Yüksek tempoyla oynayan rakibe karşı iç saha avantajıyla normal tempo ile karşılık verdik. Burada rutin taktik gibi görünse de arkada başka dolaplar çevirdik o yüzden güzel galibiyet.
113-86, acaba bir tık tempo düşürme ayarını abartsa mıydım? Huylu huyundan vazgeçmiyor Şaka bir yana ayardan memnunum.
8 Ağustos Portekiz-Türkiye;
Deplasmana rağmen enerji korumaya yönelik çıkacağımız için yavaş oynayan rakibe hızlı oyun inadıyla çıktık. Burada sevindiğim tek detay, son çeyreğe 4 sayı geride girdik. 1 sayı daha geride girsek tempo epey artacaktı. İnce ayarı tutturup enerji korumak sevindirdi. Litvanya maçında kayıp yaşasak bu kararı daha keskin uygulamak zorunda kalacaktık.
71-76.
11 Ağustos Şili-Türkiye;
Önceki maçlarda fazla enerji harcayan rakibe karşı, maçlardan iyi sonuçlar almamız sebebiyle hem tempo riski aldık hem 18 yaşında bir oyuncuyu daha sahaya sürdük. Beklediğim gibi fazla hücum seçeneği olmayan rakip kadrosu faul açısından son çeyreğe kadar dayanamadı. Yine de tempo önlem seçeneklerimiz kenarda hazırdı.
84-106
Son 3 maça girerken U19 için aldığımız sonuçlardan mutluyum. Aktif rekabete tutunmaya çalışan bu sayıda 1 yaş küçük oyuncu içeren kaç kadro olmuştur bilmiyorum. Kalan maçları da avantajlar sağlayıp geçmek istiyorum. Enerjimiz ne kadar işe yarayacak birlikte göreceğiz. U17 ve U19 için enerji, zayıf takımlara fayda sağlıyor çünkü yüksek td'si olan takımların yorgunluktan yaşadığı kayıp daha fazla oluyor.
Herkese başarılar, sevgiler..
Gerçekten U-19'u takip etmek çok keyifli ve eğlenceli bu sezon bile kupa adayı ama bence önümüzdeki sezon bu kadro mutlaka kürsüde yer alacak. Tebrikler hocam
Hocam harikasin. Gercekten buyuk emek veriyorsun, kesinlikle seneye bunun karsiligini alacagimizi dusunuyorum.
Emegine saglik hocam, Hysaj hocanin da dedigi gibi milli takimi takip etmek cok keyifli hale geldi bu emeklerle beraber.
Emegine saglik hocam, Hysaj hocanin da dedigi gibi milli takimi takip etmek cok keyifli hale geldi bu emeklerle beraber.
Pozisyonel kalite hesabı çok mantıklı, kullanacağım bunu
Ama bana iyi oyuncu çok zor geliyor
Abdurrahman i mecbur sattık zaten o dönemden beri adam akıllı bir genç gelmedi.
Ama bana iyi oyuncu çok zor geliyor
Abdurrahman i mecbur sattık zaten o dönemden beri adam akıllı bir genç gelmedi.
Hocam,
"Iyi oyuncu gelmez, iyi oyuncu yetistirilir" diyip yarisi felsefi tamami saka bir cumle kurayim ))
"Iyi oyuncu gelmez, iyi oyuncu yetistirilir" diyip yarisi felsefi tamami saka bir cumle kurayim ))
Ortalama kalitesi 80 olsa birkaç oyuncumun kötü mü olur
68 ila 75 arası oyuncu yetiştirmeye çalışıyorum
68 ila 75 arası oyuncu yetiştirmeye çalışıyorum
Haklisin hocam tabii ki, benim ki tamamen espriydi
Ben son iki uc sezon once bayagi sansliydim acikcasi, Agar Demir'ler, Yelen Kalkaci'lar geldi ama bana pek kazandirmadilar ama
Umarim denk gelir hocam kisa zamanda. Draftta da mi gelmiyor hocam? Bu arada yeri gelmisken sorayim, draftin kalitesi ligin seviyesiyle pek degismiyor sanirim?
Ben son iki uc sezon once bayagi sansliydim acikcasi, Agar Demir'ler, Yelen Kalkaci'lar geldi ama bana pek kazandirmadilar ama
Umarim denk gelir hocam kisa zamanda. Draftta da mi gelmiyor hocam? Bu arada yeri gelmisken sorayim, draftin kalitesi ligin seviyesiyle pek degismiyor sanirim?
Twoje ulubione wątki
Najnowsze posty